Sarı, yeşil, kırmızı ve mavi renk metaforu üzerine kurguladığımız ve birbirinin devamı niteliğindeki diyaloglarımızın ‘Sarılar’ bölümündeyiz.
---
1. DİYALOG (Sarılar 6.
Bölüm)
KONU: İnançlarımız Ve Siyasi Eğilimlerimiz Uyumlu mu?
YER: İstanbul Bakırköy Özgürlük Meydanı
Liseli Berkan (17-18 yaşlarında) dinleyicilere
bakarak: -Gezip tozmak, eğlenmekten başka derdi olmayan ablam;
seçilme yaşının 18’e indirilmesi fikrine karşı olan akrabalarımızla, ama
özellikle de annem ve babamla içtenlikle tartışır, kızardı onlara.
Bu nedenle belki de, şu aralar merakla
izlediğimiz videolarda, seçilme yaşının 18’e çekilmesi önerisine şiddetle karşı
çıkanlar arasında, muhalif parti başkanları ve temsilcilerinden o kadar çok
tanıdık isim var ki, inanamadık. Yazarlar, yorumcular da cabası.
Belediye Meclis Üyesi Süha (50-55
yaşlarında): -İnanamadık derken? Senden başkaları da var mı? Yani siyasi
düşüncesinden emin olmayan başka arkadaşların da var mı? Bunu mu söylemek
istiyorsun?
Liseli Berkan: -Siyasi düşüncelerimizden emeniz biz. Emin olmadığımız şey; önümüzdeki yıl ilk siyasi tercihlerimizin ne olacağı. Yani bizim sorunumuz; siyasi düşüncelerimizin karşılığı olabilecek herhangi bir siyasi partiyi tercih şansımızın olmayışıdır. Anlatabildim mi? Kısacası, karşılığımız yok bizim, yok!
Emekli Milletvekili Kasım (65-70 yaşlarında) Liseli Berkan’a bakarak
“ukalalık etme lan!” demek ister ama zor tutar kendini.
Bu arada, konuşmacılardan bazılarının kafaları yine karışır ve kendi aralarında fısıldaşırlar,
-Ne diyor bu çocuk ya?
-“Karşılığımız yok bizim” de ne demek?
-Nasıl bir söz bu?
-Ne seyrediyor bu çocuklar? Nereden öğreniyorlar
bu anlamsız şeyleri?
-Karşılığı yokmuş!
-Ne içmiş bu?
-Öyle deme!
-Bir de düşünce ile tercihten mi bahsetti
ne…
-İnsanın düşüncesi ile tercihi farklı olur
mu hiç?
-Evet, siyasi düşüncesi neyse, parti
tercihi de o yönde olur insanın.
-Siyası düşüncesi net olduğu halde; siyasi
düşüncesi ile siyasi parti tercihi örtüşmeyen biri olabilir mi?
-Seninki biraz tekerleme gibi oldu sayın abim.
Gülüşmeler…
Konuşmacılardan biri yanındakine dönerek;
-Sana bir şey söyleyeyim mi?
-Söyle.
-Bir de bu veletlerin seçimlerde oy
kullandığını düşünsene!
-Eyvah ki eyvah!.. Düşünmek bile istemiyorum!
Bu konuşmaya kulak misafiri olanlardan birileri;
-Çocuk işte… Anlamıyor!
-Çocuk mu?
-Baksana, kazık kadar adam!
-Ya bu çocuk tam olarak ne demek istedi
anlamadım… Vallahi anlamadım!
-Düşünce dedi… Yok, siyasal düşünce…
-Seçme-seçilme yaşından bahsetti sonra.
-Seçme-seçilme yaşının 18’e yeni
çekildiğinden bahsetti ki bu tam bir cahillik.
-Yok canım! E seçme-seçilme Atatürk zamanında
olmadı mı?
-Ne oldu?
-1934 yılında vatandaşlarımıza seçme ve
seçilme hakkı verildi. Bunun öncesinde hepsi kuldu, kul! Bak, lise bilgilerim hala taze benim...
-Mirim, bizim 40-50 sene önceki lise bilgilerimiz
bile bugünkü gençlikten fersah fersah öndeymiş meğer, yahu gel de üzülme!
-Öhö öhö! Eee yok amca, öyle düşünme bence. Şu konuşan
genç 18 yaş derken, seçme yaşından değil; seçilme yaşından bahsetti. 1934
yılında kabul edilen seçme ve seçilme hakkı tüm vatandaşlarımızı değil; sadece
kadınları ilgilendiriyordu. Seçme ve seçilme Atatürk veya Cumhuriyetten önce de
vardı zaten. Atatürk ve Cumhuriyet’le birlikte seçme ve seçilme hakkı geniş bir
tabana yayıldı ve daha bir anlamlı hale geldi.
-Al işte, bir ukala daha!
-Bizden daha mı iyi bileceksin?
İblis: -Ne demek şimdi bu? Duydunuz mu? Ne dedi duydunuz mu? “seçme ve seçilme hakkı tüm vatandaşlarımızı değil; sadece kadınları ilgilendiriyordu.” Dedi. Bak bak bak! Kadınlarımız vatandaş değil mi? Hım, kadınları vatandaşlıktan da mı çıkardınız? Allah aşkına bakar mısınız; gençliğimizin aklına öyle bir girmişler ki, çocuk bu yaşta bile kadın ile vatandaşlık kavramlarını ayırıyor. Ayırımcılığın geldiği şu duruma bakar mısınız? Şimdi bu, kadına karşı şiddet değil de nedir? Kim öğretiyor oğlum size bunları?
Konuşmacıların bazıları bu ‘ibretli’ çıkışı onaylar gibi başlarını sallayıp derinden iç geçirir ve kendi aralarında konuşmaya devam ederler;
-Seçme ve seçilme yaşından bahsetti işte,
hangi yıllarda gündeme geldiğini falan…
-İYİ Partinin kuruluş tarihini de söyledi
ama buna ne gerek vardı anlamadım.
-Doğru valla, konumuzla ilgisi yok ki.
-Tercih dedi bi’de…
-Tercihi mi olur siyasal düşüncenin?
-Boş konuşuyor bunlar yahu, boş!
-Her şey kabak gibi ortada aslında; ya
Atatürkçüsün, ya değilsin kardeşim! Var mı bunun ötesi berisi?
-İşte bu kadar!
Yarın diyaloğumuzun 7. Bölümünde görüşmek üzere…
NOT: Toplumsal diyaloglarımız, 2023 Genel Seçim süreci boyunca her gün kesintisiz olarak devam edecektir inşallah! Dilerseniz, ileride oluşturacağımız diyalogların konusunu belirlemek üzere, sayfamızın sonundaki ‘yorum girin’ kısmına sizler de görüş ve önerilerde bulunabilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder