Yer: Balıkesir Sındırgı (7. Bölüm)
---
Duydukları karşısında sürekli şok (!) geçiren iblis, gülüşmelerden de kuşkulandığı için, telefonuna sarılır ve ısrarla birilerine ulaşmaya çalışır. Şakir ise,
arkadaşlarına tebessümle gördüklerini anlatmaya devam eder.
Şakir (45-50 yaşlarında): -Durun, dahası var; “Kan ve gözyaşının müsebbipleri, hak talebinde
değil; kendileri için ancak ve ancak adaletin tecelli edilmesi talebinde
bulunabilirler!” dedi Mithat Sancar… Sözlerini aynen yazdım not defterime,
hatırladığım kadarıyla tabi… Sonra da, seçmenlerinden özür dilerken, kendi hür
iradeleriyle hareket edemediklerini, emperyalist devletlerin ve onların
himayesinde bulunan teröristlerin emir ve talimatlarıyla hareket etmekten
dolayı çok mahcup olduklarını, masum insani taleplerin, evrensel hukuk sistemi içerisinde, insani yol ve
yöntemlerle talep edilmesinin meşru olduğunu geç de olsa anladıklarını söyledi.
Derken, kısa bir sessizlikten sonra, fazla konuşamayacağını ifade ederek
salondakilerden özür diledi ve mikrofonu usulca masaya bıraktı…
Peki, binlerce
seyirci bu sözler karşısında sessizce durabilir mi, mümkün mü bu? E tabi bir
iki alkış sesinden sonra, gerisi hızla geldi ve koca salon, ıslık, zılgıt ve
alkış sesleriyle yıkıldı adeta!
Halil (45-50 yaşlarında) telefonuyla boğuşan kişiye
(iblis) göz ucuyla da bakarak: -Ee, diğerleri?
Yani diğer liderlerin konuşmalarını da anlatsana!
Şakir: -Kabul et sen
de heyecanlandın… Gerçi kim heyecanlanmaz ki, öyle değil mi? Neyse, sonrasında
Ahmet Hoca mikrofonu aldı eline ve o da döktürmeye başladı…
İblis dayanamaz, elindeki telefonu bırakarak doğrulur
ve hiddetle sorar; - Deli misiniz siz, yoksa şaka mı yapıyorsunuz?
Nedir bu anlattıklarınız?
Halil: -Ne biçim
konuşuyorsun sen? Ne bu üslup? Ses tonuna da dikkat et! Hiç tanımadığın
insanlarla böyle mi konuşulur?
İblis: -… (Devamı
yarın)
Yarın diyaloğumuzun 8.
Bölümde görüşmek üzere…
Görüş ve önerilerinizi, sayfamızın altındaki ‘yorum girin’ bölümüne lütfen (!) yazınız.
Yorumlar
Yorum Gönder