Yer: Kahramanmaraş (6. Bölüm)
Önceki diyaloglarımızda; çocuklarının
akıbetini öğrenmek için iki arkadaşıyla birlikte Kahramanmaraş’a giden Tuncer'in, gördüğü büyük yıkım karşısındaki ruh halini konuşmuştuk.
Sonra, depremi adeta fırsat belleyip toplumsal
infial uyandırmak isteyenleri, devlete ve devletin organize ettiği kurumlara olan
güveni zehirlemek için bilinçli olarak ortaya atılan yalanları, bu yalanları büyük
bir iştahla paylaşan kişileri de bizzat tanıyan Tuncer ve arkadaşlarının yaşadığı
şaşkınlığı, ayrıca konuşmuştuk.
Diyaloglarımızın 5. Bölümünde ise Trabzon Bulvarı üzerindeki bina enkazlarından birinde, arama kurtarma ekibinden genç bir görevlinin, Tuncer’in oğlu Zeynel olduğu anlaşılır ki, zaten bundan sonra yaşananlar ibret vericidir!
Abdurrahman (50-55 yaşlarında) tebessümle: -Hadi gözün aydın
Tuncer kardeşim!
Tuncer, yüzünde şükran ifadesiyle ve kısık bir sesle: -Sağ ol kardeşim, sağ
ol! İşin doğrusu, yerle bir olmuş binaların enkazlarını gördükten sonra,
oğlumun ve kızımın bu afetten sağ çıkmasına sevinmekten ziyade, şaşırıyorum! Çocuklarımın
hayatta olmasına yüreğimin bir bölümü sevinirken, diğer bölümü sevinmeyi ayıplıyor
gibi… Beni anlıyor musun?
Yılmaz (45-50 yaşlarında) ağlamaklı: -Bu nasıl bir ifade Tuncer abim ya!
Kopardın beni abim, kopardın!
Abdurrahman: -Şimdi sırası değil Yılmaz! Bırakalım duygusallığı ve bir an önce Zeynep’i görmeye gidelim, hadi hadi hadi!
Tuncer: -Zeynel’in tarifine göre, eee şuradaki açık alanda… Evet, bakın Kızılay’ın
mobil aşevi var orada… Evet evet, bakın hemen şurada, önünde hareketli bir kalabalık var,
gördünüz mü?
Ama durun bir dakika! Yok, yok! Bu
halde ben yemek yiyemem!.. Yok, yok kesinlikle yiyemem! Yemek sırasına bile bu halde giremem! Bunca depremzede
varken, onlarla birlikte yemek sırasına girmeye utanırım ben, yapamam!..
Tam da bu sırada, inandırıcı ve
güvenilir görünmek için elinde not defteri ve kalemle yaklaşan iblis, “geçmiş
olsun!” dedikten sonra, Tuncer'in duyguları üzerinde adeta kumar oynar.
İblis: -Şu yemek sırasındakilerin birçoğu depremzede değil biliyor musunuz? Çoğu Suriyeli ve Afgan! Üstelik bazıları da yağma yaparken görülmüş! Yaa... Bana hiç şaşkın şaşkın öyle bakmayın! Tek tek bizzat ben tespit ettim ve hemen yetkililere de bildirdim! Ama yok, ne gelen var, ne giden! Peki, gerçek depremzedeler ne halde biliyor musunuz? Evet, aç ve susuz bir halde enkazlarının başında nöbette bekliyor gariplerim! Olacak şey mi bu? Neyse, benim daha çok işim var; başka bazı tespitler yaptıktan sonra bunları rapor haline getirmem lazım. Hadi kendinize dikkat edin!
Yılmaz, iblis uzaklaştıktan sonra: -Bu da kimdi böyle?
Abdurrahman, dudağını büzüştürerek: -Görevli birine benziyor, bilmiyorum…
Tuncer, uzun uzun iblisin arkasından bakarak: -Burada bizzat yaşadıklarım
ve gördüklerimden sonra, devletin kurumları ve özellikle emniyet tedbirleri
hakkında olumsuz şeyler söyleyen her kim varsa, benim nazarımda ya kötü niyetlidir; ya da iyiden iyiye şüpheli biridir artık! Anlatabiliyor muyum?
Tuncer’in bu çıkışı karşısında,
Abdurrahman ve Yılmaz şaşkınlıkla göz göze gelirler ama öteden beri sıkı bir devrimci olduğunu bildikleri Tuncer'e şaşırdıklarını belli
etmemeye de özen gösterirler…
Kızılay'ın mobil aşevine iyice yaklaşan ve Zeynep’i depremzedelere sıcak yemek servisi yaparken gören Tuncer’in eli
ayağı birden boşalır, tıpkı gözlerindeki yaşlar gibi… Tuncer, Yılmaz ve Abdurrahman’ın
telkinleriyle toparlanmaya çalışırken, bu defa, kadın bir depremzede gibi
yaklaşan iblis, onları yolundan eder.
İblis, ağlayarak ve telaşla: -Enkazın altından eşimin ve çocuklarımın sesini
alıyorum, yardım edin! Hemen şu enkazın altında, lütfen yardım edin!
Tuncer, tereddüt etmeden hemen atılır: -Hadi hemen gidelim! Haydi, Yılmaz
haydi, Abdurrahman, haydi kardeşlerim haydi! (Devamı yarın)
Yarın 7. Bölümde görüşmek üzere...
Görüş
ve önerilerinizle birlikte, yazmış olduğumuz deprem diyaloglarına eklenebilecek
yaşanmışlıkları, bilgi ve fotoğrafları, paylaşılmak üzere sayfamızın altındaki
‘yorum girin’ bölümüne veya efraimasafdogan@gmail.com adresine
yazınız/gönderiniz lütfen!
Yorumlar
Yorum Gönder