Yer: Kahramanmaraş (7. Bölüm)
Oğlu Zeynel’i, Trabzon Caddesi
üzerindeki bir enkazda görevli AFAD’ın arama kurtarma ekibinin içinde bulan Tuncer, kızı
Zeynep’i de, Trabzon Caddesi’ne yakın bir yerde, Kızılay’ın mobil aşevinde görür.
Hüzünlü bir tebessümle Zeynep’in depremzedelere yemek servisi yapmasını seyreden
Tuncer, sevincinden dua edecekmiş gibi başını kaldırıp ellerini iki yana açar
ama ani bir hareketle arkadaşlarına doğru dönerek onlara sarılır. Bu defa ağlamamak
için, bir süre kendini teskin
etmeye çalışır.
İblis her durumu fırsat olarak gördüğünden, bu
defa da kadın bir depremzede kılığında Tuncer ve arkadaşlarının yanına sokulur.
İblis ağlayarak ve telaşla: -Eşimin ve çocuklarımın sesini
alıyorum, yardım edin! Hemen şu enkazın altında, lütfen yardım edin!
Tuncer (50-55 yaşlarında) doğrulur ve bir anda atılır: -Hadi hemen gidelim!
Haydi, Yılmaz haydi, Abdurrahman, haydi kardeşlerim haydi!
İblisin gösterdiği enkaza doğru koşar
adım giden arkadaşlar, bir taraftan da iblisin anlattıklarına kulak kesilirler.
İblis: -Saatlerdir, bana yardımcı olabilecek birilerine ulaşmak için etrafta koşuşturup
duruyorum ama kimseler yok! Depremden beri, bir tek
asker bile göremedim ya, neyse… Derdimi anlatabileceğim birilerine ulaştım sonunda
ama onlar da, çok daha önemli birilerini, Ak Partili miymiş neymiş, öyle söylediler
yani, öncelikle onları kurtarmaya gitmek zorundaymışlar! Öyle dediler…
Abdurrahman (50-55 yaşlarında) şaşkınlıkla: -Nasıl yani, olur mu
öyle şey?
Yılmaz (45-50 yaşlarında): -Abi böyle aceleyle enkazın başına
gidiyoruz ama biz ne yapabiliriz ki? Ben bu arada koşup Zeynel’i çağırayım isterseniz,
kendisi gelemezse bile kurtarma ekibinden birilerini gönderir belki.
Tuncer: -İyi olur, sen koş, hadi kardeşim, hadi!
İblis: -Ne iyi insanlarsınız siz! İnanın, buralarda ilk defa depremzedeyle ilgilenen
birilerine rastladım! Ne diyeceğimi bilemiyorum…
Abdurrahman Tuncer'e bakarak: -Eee, biz de ne diyeceğimizi bilemiyoruz şimdi… Evet, yani söyledikleriniz
üzücü ama biz de saatlerdir deprem bölgesindeyiz ve her tarafta canla başla
çalışıldığını görüyoruz. Sadece devlet kurumlarını değil; birçok sivil toplum
kuruluşunun çalışmalarını da yerinde gördük… Hepsi de AFAD’la organize çalıştıklarını,
aksi durumda, her ne kadar iyi niyetli olunsa da, yardım çalışmalarının kargaşaya
dönüşebileceğini söylediler ki, biz de AFAD’a haber vermeden yola çıkan sayısız
yardım aracının yollarda saatlerce beklemek zorunda kaldığını gözlerimizle
gördük! Deprem en çok ulaşımı etkiledi biliyorsunuz siz de…
Kısa bir süre sonra, Zeynel ve ekibinden
birkaç arama kurtarma personeli Yılmaz’dan önce enkazın başına koşarak gelirler
ama bir anda hiddetlenirler!
Zeynel: -Burası mı? Ah baba ah! Bu bina ilk depremde hasar görmüştü ve
binadakilerin tamamı askeri bir ekip tarafından kurtarılmıştı zaten! Enkazın
altındaki şu kamuflajlı aracı görüyor musunuz? Pek fark edilmiyor ama o askeri
bir aracımız. Kurtarma sırasında, arama kurtarma ekibi öğleden sonraki ikinci
depreme yakalandı ve bina işte bu hale geldi! Vinç operatörü askerimiz o sırada
enkaz altında kalarak yaralandı! Onu araçtan biz çıkardık, durumu iyi şükür!
Baba, şu anda hiç kimse yok bu enkazın altında! Biz diğer enkazda can kurtarma derdindeyken, zamanımızı, enerjimizi çalanlardan biri de sen mi olacaktın baba! Neyse, söyleyin bakalım, burada yakını
olduğunu, hatta onlardan ses aldığını kim söyledi size?
Tuncer ve arkadaşları telaşla sağına
soluna bakınırlar ama kendilerini ağlayarak enkazın başına getiren depremzede kadını
göremezler. Utancından yüzü kızaran Tuncer, bir taraftan da başını iki eli
arasına alıp bir noktaya kilitlenmiş halde düşünür!
Tuncer, durumun farkına vardıktan sonra: -Oğlum! Senden de, ekip arkadaşlarından
da çok özür dilerim! Hata etmişim! Böyle bir yalanın, üstelik bir kadın
tarafından söylenebileceğine hiç ihtimal vermemişim… Anlamıyorum, böyle bir
yalanı niye söylesin ki? Ne olabilir amacı? Kahretsin!..
Uzaktan gelen bağrışma sesleri üzerine, Zeynel ve beraberindekiler görev yerlerine koşarak giderken, Tuncer ve arkadaşları mahcup bir hale öylece kalakalırlar…
(Devamı yarın)
Yarın 8. Bölümde
görüşmek üzere…
Görüş
ve önerilerinizle birlikte, yazmış olduğumuz deprem diyaloglarına eklenebilecek
yaşanmışlıkları, bilgi ve fotoğrafları, paylaşılmak üzere sayfamızın altındaki
‘yorum girin’ bölümüne veya efraimasafdogan@gmail.com adresine
yazınız/gönderiniz lütfen!
👍
YanıtlaSil