ÇOK ŞEY Mİ İSTİYORUZ? (3. Diyalog)


  Yer: (Şişli Harbiye)  


       Şişli Halaskargazi Caddesi üzerinden Nişantaşı yönüne doğru ağır adımlarla yürüyen bir çift, gündeme dair konuşurlar.

Nevzat (45-50 yaşlarında): -Biraz tedirgin görüyorum seni, korkuyor musun Ayfer?

Ayfer (40-45 yaşlarında): -Eee, biraz… Tabi uzun zamandır terör eylemine tanık olmadık. Ani oldu biraz.

Nevzat: -Dün, bir iş için Beyoğlu’ndaydım. İstiklal yine aynı İstiklal, kalabalık ve canlı… Turistler falan işte, bilirsin...

Ayfer: -Haberleri yoktur turistlerin, takip etmiyorlardır gündemi. Yoksa, öyle rahat rahat gezebilirler mi oralarda?

Nevzat: -Bilmiyorum, belki de haklısın… Aslında, hiç beklemiyordum biliyor musun?

Ayfer: -Neyi?

Nevzat: -Eylemi gerçekleştiren teröristin hemen yakalanmasını… E tabi ona yardım edenlerin, ona emir verenlerin tespit edilerek çoğunun kısa bir süre içinde gözaltına alınmasını hiç beklemiyordum doğrusu… Çok kısa bir zaman içinde büyük iş yapıldı tatlım! Sen ne dersen de. Sekiz-on saat içinde elliden fazla kişi ayrı ayrı yerlerde ki bir iki tanesi de yurt dışında paketlenmiş. Sevmiyoruz etmiyoruz ama adam işini iyi yapıyor kabul et!

Ayfer: -E orası öyle, öyle de… 

Çiftin arkasından seslenen iblis bir anlık korku ve şaşkınlığa sebep olur. 

İblis (telaşlı bir ifadeyle): -Merhaba Yılmaz kardeşim! Nasılsın? Seni gördüğüme çok sevindim!

Nevzat: -Yok, yanlış! Ben Yılmaz değilim! Benzettiniz her halde?

İblis: -Aa, çok affedersiniz! Haklısınız, sizi bir arkadaşıma benzettim. Birkaç gündür kendisine ulaşamayınca biraz heyecan yaptım, tekrar özür dilerim!

Nevzat: -Önemli değil. Neden ulaşamıyorsunuz arkadaşınıza?

İblis: -Sormayın! İstiklal Caddesi'ndeki patlama öncesi, olay yerine yakın bir yerde görmüşler Yılmaz’ı. Kendisine birkaç gündür ulaşamıyoruz ve sizi de O’na benzetince biraz heyecan yaptım, kusura bakmayın lütfen!

Nevzat: -Ölen vatandaşlarımızın kimlikleri biliniyor zaten. Hastanelere kaldırılan yaralıların bilgilerine de rahatlıkla ulaşılabilir diye düşünüyorum. İnşallah arkadaşınız yaralılar arasında değildir. Bu arada hepimize geçmiş olsun!

İblis: -Kafamız o kadar karışık ki beyefendi! Korku ve dehşet içindeyiz! Ne yapacağımızı, nasıl davranacağımızı bilemiyoruz doğrusu. E tabi, yapılan resmi açıklamalar da çok çelişkili olunca...

Ayfer (şaşkınlıkla): -Nasıl yani? Biz tam tersini düşünüyorduk oysa! Eşimle ben aslında…

İblis (muhatabının sözünü keserek): -Keşke sizin dediğiniz gibi olsa. Bakanlık failin PKK ile YPG olduğunu söyledi ama Dünya öyle demiyor biliyorsunuz. Üstelik muhalefetimizin olaya bakışı ve bu konudaki düşünceleri de bakanlığın açıklamalarıyla çelişiyor! Anlayacağınız, olay çok da net değil yani! 

Üslubu ve genel görüntüsünden dolayı çiftin güvenini kazandığına inan iblis, etrafına göz gezdirdikten sonra çifte doğru eğilerek konuşmasına gizem katar. 

İblis: -Muhalefetimiz her zaman dünyaya açıktır ve kesinlikle hamasetle hareket etmezler biliyorsunuz. Son yaşananlar hakkındaki tüm iddiaları da açıkça, demokratik yollarla ve korkusuzca ifade ediyorlar.

Nevzat: -Mesela? Nedir yani, iddia nedir? Olay çok açık değil mi? Elliden fazla kişi gözaltında! Ani ve çok keskin bir operasyonla faillerin tamamına yakını paketlendi işte! İtiraflar da var...

İblis sesini daha da kısarak: -Daha önce neden bu tür bir eylem olmadı mesela? Yapılan tüm anketlerde de görüldüğü gibi, iktidar açısından işlerin kötüye gittiği bu dönemde, neden böyle bir eylem oluverdi sizce? Hım? Bu şüpheli eylem, iktidarın işine yarıyor mu, yaramıyor mu şimdi?

Ayfer (dayanamaz ve atılır): -Muhalefet de biraz terörle mücadele etsin, biz de ona kazandıralım!

İblis: -Yapmayın hanımefendi! Adı üstünde muhalefet bu, mu-ha-le-fet. İktidar değil ki, nasıl mücadele etsin terörle?

Ayfer (sert bir ifadeyle): -Terör örgütlerinin şubeleri gibi çalışan bazı vekilleri partiden atmakla mücadeleye başlayabilirler mesela. Seçimlerden önce bunu yapmaları bile yeterli bizim için. Anlatabiliyor muyum? Yani, muhalefetten en büyük beklentimiz olan Amerika’ya şöyle okkalı bir haykırışı duymasak da olur; terör örgütü üyelerinin Amerika’dan, Avrupa’dan istenmesi konusunda iktidarla birlikte samimiyetle çalıştıklarını görmesek de... Yoksa, çok şey mi istiyoruz?

 Nevzat: -Dikkat ettim de; çok rahat yalan söyleyip, aynı rahatlıkla ve hiç utanmadan iftira ediyorsunuz. Bu tehlikeli davranış biçimine hiç yabancı değiliz artık! Sahi siz kimsiniz? Ne yapmaya çalışıyorsunuz? 

Ayfer’in sert çıkışına ve Nevzat'ın manalı sorusuna cevap veremeyen iblis, oluşan meraklı kalabalığın bakışlarından da çekindiği için acelesi varmış gibi saatine bakar ve geç kaldığını söyleyerek hızla uzaklaşır.

 

Yarın 4. Diyalogumuzda görüşmek üzere

 

Unutmayın! Toplumsal diyaloglar; belirlenmiş cevap şıklarına hapsedilemeyen en gerçekçi anketlerdir.

Yorumlar