Yer: Zonguldak Çaycuma'ya bağlı Sazköy
Karadeniz açıklarında keşfedilen doğalgazın karaya taşınmasının her aşamasını mutlulukla takip eden Sazköylüler, Filyos Liman’ındaki Doğalgaz İşleme Tesisleri'nin inşasında çalışan yakınlarından dolayı da sevinç ve gururu bir arada yaşarlar.
Züleyha (40-45 yaşlarında): -Bizim bir
akrabamızın oğlu da Amerika’dan çıkıp gelmiş biliyor musun Hamdi abi? Hı hı, mühendis,
petrol ve doğalgaz mühendisi… Onbeş-yirmi yıldır Amerika’da çalışıyormuş... Hı
hı, Enerji Bakanlığı, gelip ülkesi için çalışmasını teklif ettiğinde, adam
mutluluktan ve duyduğu gururdan olacak, hüngür hüngür ağlamış! Hı hı, Hanife
teyzeden duydum…
Hamdi:
-Davet edenden de, davete icabet edenden de Allah razı olsun!
Macit
(50-55 yaşlarında):-Senin de bir yeğenin yok muydu Hamdi abi?
Hani şu mühendis, limanda çalışan yok mu, Akif miydi neydi adı?
Hamdi
(65-70 yaşlarında) gözlerini kısarak bir süre düşündükten sonra: -E benim de yeğenim sayılır; rahmetli Şadiye’min öz teyzesinin torunu… Evet,
Adı Akif… Maşallah! Aslan gibi bir delikanlı…
Züleyha:
-Allah rahmet eylesin! Ne çok severdik Şadiye yengemizi… Mekanı Cennet olsun
inşallah! Bu arada, muhtar niye köylüleri toplantıya çağırdı ki, bilen var mı?
Hamdi:
-Ankara’dan
biri gelmiş duymadın mı? Emekli bürokratmış kendisi. Şimdi bir partide
yetkili biri miymiş neymiş; bazı duyumları varmış da, onları bizimle
paylaşacakmış işte…
Züleyha:
-Duyum mu? Ne duyumu? Hem niye biz? Koskoca parti yetkilisi, duyumlar üzerine yapacağı açıklama için bu küçücük köye niye
gelsin ki?
Macit
(50-55 yaşlarında): -Yok, duyduğum kadarıyla, Çaycuma’daki
bir toplantı için gelmişmiş aslında. Yolu boyunca bazı köyleri de ziyaret
ediyor ve ahaliyi bilgilendiriyormuş. İyi niyetli biri muhakkak; yoksa sırf halkı
bilgilendirmek için gördüğü her yere niye uğrasın ki!
Hamiyet (50-55 yaşlarında) dudaklarını büzüştürerek: -Bilmiyoruz artık, bakıceez ve görceez…
Köy ahalisi soğuk havaya rağmen, misafir
olarak bildikleri parti yetkilisinin (iblis) duyumlarını öğrenmek üzere
muhtarlık binasının bahçesinde bir araya gelirler.
İblis:
-Merhaba arkadaşlar! Aslında Çaycuma’mızdaki bir toplanı için gelmiştim ama yol
boyunca uğradığım her yerde olduğu gibi, siz değerli halkımıza da bazı
gerçekleri açıklamayı vatani bir görev sayıyorum. Sizi çok mutlu ve heyecanlı
gördüm. E tabi devletimizin doğalgaz keşfinden kim mutlu olmaz ki? İnanın, biz
de duyduğumuzda, partili bütün arkadaşlarımızla birlikte sabaha kadar bu mutlu
haberi konuştuk ve çok sevindik! Sevindik ama… Ama gelin görün ki…
Hamiyet
merakla: -Eee?
İblis:
-Ee’si; boş bir hayale kapılmanızı ve üzülmenizi istemiyoruz biz. Bakın, dikkat
edin! Her seçim döneminde bir yerlerden ya doğalgaz, ya da petrol fışkırıyor
her nedense! Peki, bu kadar petrol, bu kadar doğal gaz bulundu da, biz niye görmüyoruz?
İnsanlarımızın duygularıyla, hayalleriyle vicdansızca oynanıyor aslında. Veya, madem petrol bulundu, doğalgaz bulundu, e o zaman her Allah’ın günü akaryakıta
ve doğalgaza gelen bu zamlar da neyin nesi? Hım, bunu hiç düşündünüz mü?
Hamiyet: -Ne demek istiyorsun bey! Bize yalana mı söyleniyor yani? Sadece bize değil; tüm Dünya’ya yalan söyleniyor, öyle mi? Bu mu yani?
İblis, Hamiyet’in hiddetli bakışları
karşısında, başını onaylar gibi sallamakla yetinir. Şaşkınlık ve üzüntü
içerisindeki köylülerde hiçbir tepki olmadığını gören Hamiyet, bu defa hiddetini
köylülere yöneltir.
Hamiyet:
-Evet, evet koca bir yalan! Yalan evet yalan! Hamdi abi, senin şu yeğenin var
ya, Akif… Ha işte O da yalan! Aslında öyle biri yok!
Züleyha! Senin şu akraban da yalan biliyor musun? Ta Amerikalardan gelmişti ya… Hani ülkesinde çalışacak olmaktan duyduğu gurur ve mutluluktan dolayı ağlayan O mühendis akraban yok mu? Ha evet, evet işte aslında öyle biri de yok! E o zaman siz de yoksunuz, siz de yalansınız! Hepiniz yalansınız yani! Aaa, durun biraz; biz aslında yokuz biliyor musunuz? Bunlar hep bizim zahiri görüntülerimiz! Evet, evet tabii ki; hepimiz birer yalandan ibaretiz! Hepimizin dünya gözüyle gördüğü, çelikten yapılan Filyos’taki o dev tesisler, onlarca vinç, yüzlerce yüksek tekerlekli devasa iş araçları, karada ve denizde çalışan yedi binden fazla mühendis, sismik gemiler, o dev sondaj gemileri, , Fatihler, Yavuzlar, Kanuniler, Abdülhamitler hepsi yalan! E o halde ne duruyoruz? Gaz-maz yok, dağılın! Hadi, hadi, hadi ne duruyorsunuz dağılın!
Hamiyet, köylülerin şaşkın
bakışlarına aldırmadan, öfkeyle eline aldığı küreğiyle ve yanında getirdiği sevimli
köpeğiyle, muhtarlığın bahçesinden Sazköy yolu üzerindeki evine doğru hızla yürürken,
iblis acelesi varmış gibi saatine bakar ve muhtardan izin isteyerek köyden
ayrılır.
Yarın Başka bir diyalogumuzda
görüşmek üzere…
NOT: Toplumsal diyaloglarımız, 2023 Genel Seçim süreci boyunca her gün
kesintisiz olarak devam edecektir inşallah! Dilerseniz, ileride oluşturacağımız
diyalogların konusunu belirlemek üzere, sayfamızın sonundaki ‘yorum
girin’ kısmına sizler de görüş ve önerilerinizi yazabilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder