İBLİS VE ÜÇ SORU (11. Diyalog 5. Ve Son Bölüm)


                                        Yer Zonguldak Çaycuma Akpınar Köyü

İblis bu defa Hulusi'den de aldığı cesaretle genç Bülent'in sorularının etkisini kırmak maksadıyla, İçişleri Bakanının da vaktiyle Ekrem Başkan’a hakaret ettiğini ama bakan aleyhine herhangi bir davanın açılmaması bir yana, bu konuda yargının da hiç bir şey yapmadığını söyleyerek, hakaret olarak bilinen bazı sözlerin aslında 'suç olmadığı' algısını oluşturmaya çalışır.

Bülent (oldukça sakin ve kendinden emin): -Bunda şaşılacak bir şey yok! Hakaret suçu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince, takibi şikâyete bağlı bir suçtur! Yani, eğer hakarete ilişkin ortada bir dava yoksa, şikâyetçi de yok demektir bu… Anlaşılan, Ekrem Başkan o sözü bir hakaret olarak algılayamıyor! Veya üzerine alınmıyor… Üzerine alınmama konusunda çok deneyimli olduğunu, kendisi söylemişti zaten. Demek ki, YSK üyeleri bu sözün açık bir hakaret olduğunu bilmeyecek kadar toplum dışı değiller...

Bakın size; İBB tarafından Yenikapı miting alanı için valilikten izin alındığı halde, mitingin neden Saraçhane’de yapılacağının saatlerce önce ilan edildiğini sormayacağım!

Size; mahkemenin karar duruşmasından saatlerce önce, aleyhte bir karar çıkacağı algısıyla yapılan mitinge davet çağrılarının nedenini de sormayacağım. Zira bu konunun araştırılması, kendiliğinden bazı hukuki sonuçlar doğuracaktır. Bunu müstakbel bir hukukçu olarak söylüyorum!

Size; muhalefet partisi liderleri ile seçmenlerinin mitinge davet edildiği halde, ana muhalefet liderinin neden haberdar dahi edilmediğini de sormayacağım!

Size; duyuru ve mesajlarla Saraçhane’deki miting için yapılan yoğun çağrılar bilindiği halde, “on binlerce İstanbullunun o gün kendiliğinden toplandığını” neden ısrarla ifade ettiğinizi de sormayacağım! Sadece aydınlanmak adına şunları sormak istiyorum:

1-Ekrem Bey’in yargılanma gerekçesini neden söylemiyorsunuz?

2-Yoksa söylediği söz veya sözlerinin suç teşkil ettiğini bilmiyor musunuz?

3-Yargı organları ile üyelerine alenen söylenen bu ve benzeri sözlerin karşılığı, eğer cezai bir müeyyideyi gerektirmiyorsa; bundan sonraki duruşmalarda, sanıkların mahkeme heyetlerinin karşısındaki sözlerinin, tutum ve davranışlarının nasıl olabileceğini biz hayal bile etmek istemiyoruz! Ya siz? Acaba diyorum, asıl amaç da bu olmasın? En son, bir grup 'milletvekilinin' millet adına karar açıklayan mahkeme heyetine yönelik video kayıtlı hakaretlerini görmedik mi? Mahkemelerin ve yargıçların saygınlık ve itibarları üzerin oynanan ahlaksız oyunların farkında olmadığımızı zannediyorlar? Gideceğiniz toplantıda, siyasetçilere köylülerin bu sorularını da ilet lütfen!

Bülent’in açık ve anlaşılır konuşması sırasında iblis, O'nu dinlemek yerine huzursuz bir şekilde etrafındakilere göz ucuyla bakınmakla yetinir. Bülent'in soruları karşısında ise, acelesi varmış gibi yaparak ve sık sık saatine bakmak suretiyle dikkatleri dağıtmaya çalışır ama başarılı olamaz. İblisin bu acınası durumuna Hulusi yetişir ve Çaycuma’daki toplantıya geç kalınmaması adına konuşmayı ertelemenin isabetli olacağını söyler. Toplantı dönüşü köye davet etmek suretiyle de iblisin gönlünü alır ve yolcu etmek üzere, köyün bitişiğindeki asfalt yola kadar samimi bir şekilde iblise eşlik eder.  

  

 

Yarın 14. Yeni Diyalogumuzda görüşmek üzere

 

 

 

Unutmayın! Toplumsal diyaloglar; önceden belirlenmiş cevap şıklarına hapsedilemeyen

en gerçekçi anketlerdir…

Yorumlar