İNANÇLARIMIZ İLE SİYASİ EĞİLİMLERİMİZ UYUMLU MU? (1. Diyalog Sarılar 3. Bölüm)

 

Sarı, yeşil, kırmızı ve mavi renk metaforu üzerine kurguladığımız ve birbirinin devamı niteliğindeki diyaloglarımızın ‘Sarılar’ bölümündeyiz.

---

1. DİYALOG  (Sarılar 3. Bölüm)

 

KONU: İnançlarımız Ve Siyasi Eğilimlerimiz Uyumlu mu?

YER: İstanbul Bakırköy Özgürlük Meydanı

  

Üniversiteli Aykut (20-22 yaşlarında): -Görebildiğim kadarıyla konuşmacıların büyük bir çoğunluğu bu sözleri hemen satın aldı. E tabi hem kolay hem de ucuz olunca, müşterisi de çok oluyor haliyle.

Bakın, CHP genel başkanlarının, milletvekillerinin, grup başkan vekillerinin, il veya ilçe başkanlarının İslam Dinine ve dindarlara yönelik açıklamalarını, o küçücük telefonlarınızdan sorup her biriniz hemen öğrenebilirsiniz. Ama bunun için, sabırlı olup biraz okumanız gerekiyor. Bu da zor değil ve üstelik çok ucuz…

 Dilerseniz hemen bir örnek vereyim; mesela, yirmi dakikada çeyrek domuzu yediklerini söyleyen ve “aha da kemikleri” diyerek bunu ispatlamaya çalışan CHP İstanbul il başkanı vardı hani, hatırladınız mı? Mesajını ve kemik fotoğraflarını sosyal medya hesabından, üstelik kahir ekseriyeti Müslüman olan ülkemizde paylaşmaktan hiç çekinmedi. Peki, kime bu düşmanlık? Hayvan severlere mi, domuza mı? Hım, kime? Bu örnek yeterince ucuz mu? O zaman satıyorum, satıyoruuum, saaat-tım!

Bu alaycı konuşma şeklini fırsat bilen iblis, bir iki adım öne çıkar ve yumrukları sıkılı halde bağırır: -Edepsiz! Ne demek istiyorsun sen? Kime ucuz diyorsun? Ayıp değil mi? Başarılı bir siyasetçi bayan için kullandığın bu çirkin sözleri herkes duydu, hiç inkar etme! Bak, bana bak! Şuradaki saygıdeğer konuşmacılara olan saygım gereği şimdilik sabrediyorum! Bu kadar insan toplanmışız burada medeni bir şekilde konuşuyoruz. Kusura bakma delikanlı ama sen gerçekten hem çok ukala, hem de düpedüz edepsizin birisin! 

Üniversiteli Aykut cevap vermek üzereyken, araya Emekli Milletvekili Kasım (65-70 yaşlarında) girer. 

Emekli Milletvekili Kasım: -Tamam gençler, arkadaşlar sakin olun! Tamam, tamam… Aslında hepiniz aynı şeyleri söylüyorsunuz ama her nedense anlaşamıyorsunuz işte. İnanın, ben hepinizi çok iyi anlıyorum. Uzun yıllar vekilliğinizi yaptım nede olsa… Tabi ben anlamayacaksam, kim anlayacak sizi? Öyle değil mi? 

Bu arada, konuşmacılardan bazılarının kafası karışır ve belli belirsiz söylenirler; 

-Nasıl yani?

-Aynı şeyi söylemek?

-Yok, aynı şey değil ki söyledikleri!

-En önce (2. bölüm) konuşan o kız vardı ya hani, ha, işte o haklıydı bence.

-E çocuk da haklı ama!

-Var ya, şu ihtiyarın kimseyi anlamadığına iddiaya gererim!

-Ben de...

-Beni en çok, bakın işte şu konuşmacı etkiledi.

-Hangisi?

-Şu sırıtarak sürekli etrafındakilere bakınan var ya?

-Evet, evet çok güzel cevap verdi o ukala gence…

-CHP’ye Allahsız, dinsiz imansız diyenlere öyle bir cevap verdi ki, helal olsun ona!

-Çok da doğru söyledi ha!

-Bu arada, kim domuz yemiş anlamadım?

-Arada değil; yirmi dakikada.

- E yer, yer… Kime ne!

-Ya şu bizin İstanbul il başkanı yok muydu? Ha, işte O. Çok abarttılar; kadıncağızın bir mesajını alıp üzerinde tepiniyorlar!

-Yapar bunlar, her şeyi yapar… 

Konuşmacılardan biri yanındakine dönerek: 

-Arkadaş sen anladın mı?

-Neyi, kimi?

-Konuşulanları… Mevzuyu işte yahu!.

-Yok, anlamadım! Eee, aslında anladım da…

-Eee? Da’sı ne?

-Ben asıl şu ihtiyara takıldım.

-Niye?

-Hepimizi anlıyormuş, peh! Dur, birisi konuşuyor, dinleyelim bakalım.

 

Yarın diyaloğumuzun 4. Bölümünde görüşmek üzere…

  

NOT: Toplumsal diyaloglarımız, 2023 Genel Seçim süreci boyunca her gün kesintisiz olarak devam edecektir inşallah! Dilerseniz, ileride oluşturacağımız diyalogların konusunu belirlemek üzere, sayfamızın sonundaki ‘yorum girin’ kısmına sizler de görüş ve önerilerde bulunabilirsiniz.

Yorumlar