Sarı, yeşil, kırmızı ve mavi renk metaforu üzerine kurguladığımız ve birbirinin devamı niteliğindeki diyaloglarımızın ‘Sarılar’ bölümündeyiz.
---
1. DİYALOG (Sarılar 7.
Bölüm)
KONU: İnançlarımız Ve Siyasi Eğilimlerimiz Uyumlu mu?
YER: İstanbul Bakırköy Özgürlük Meydanı
Liseli Berkan (17-18 yaşlarında) fısıltılara kulak
kabartır ama hiç bir şey anlayamadığından, konuşmasına devam eder: -Birçok arkadaşımı bilirim ki, ailelerinin
tamamı muhalif partileri destekliyor. Tercihleri şimdiden nettir hepsinin.
Daha önce de söylediğim üzere, bizimkiler gibi onlar da siyasal tercihleri
konusunda geleneksel bir tarafgirlik içindeler. Kimilerinin tercihleri hiç
değişmez; kimileri ise önyargılarını kıramadıklarından olsa gerek, hep muhalif
olma kaygısıyla hareket ederler. Anlayacağınız, hepsi muhafazakâr ve sanki biraz
da bağnaz gibiler. Ama onlara sorsanız; kendileri gibi düşünmeyen herkes
muhafazakâr ve bağnazdır!
İblis, konuşmacılar içinden iriyarı bir adamı
gözüne kestirir ve usulca adamın sol kolu üzerinden sokularak fısıldar: -Bak,
bu iki genç var ya; biri şu konuşan velet, diğeri deee… Nerede o lavuk? Ha,
işte şurada bak. Hani o genç kızla tartışan ukala vardı ya? İşte O.
İriyarı adam (25-30
yaşlarında):-Evet, evet gördüm.
İblis: -ikisi de provokatör bunların! Yaaa, ikisi de
kışkırtıcı yani!
İriyarı adam:-Alla ala! Emin misin?
İblis: -Sen değil misin? Oysa çok akıllı birine benziyorsun, hemen anlamışsındır konuşmalarından. Bak, ikisi de aynı ağızdan konuşuyor gibi. Amaçları kafa karıştırmak ve şu sıralar iyice güçlenen muhalefet hakkında kuşku uyandırmak. Hani "tüm ailem CHP’lidir" diyen şu velet var ya? Ha, işte o çocuk tam bir yalancı. Babasını da annesini de tanıyorum ben, yalan söylüyor kerata. İnanmıyorsan, şöyle bağırıp çağırıp bir iki tokat atalım, gör bak, nasıl da topuklayacaklar.
İriyarı adam -Evet, bunu ben de anladım aslında, ama nasıl desem… Eee, dur şunlara bir derslerini vereyim; heeey, siz ikiniz!
Konuşmacıların tamamı bu
hiddetli sese doğru dönerler. Bakışlardan tedirgin olan iriyarı adam, biraz
önce kulağına fısıldayan kişiden cesaret almak için sol omuzu üzerinden bakar
ama onu göremez. Sağına, önüne, arkasına bakınır ama yok!
İriyarı adam yine de hiç tereddüt etmeden: -Evet siz ikiniz! Sizin birer provokatör
olduğunuzu anlamadık mı sanıyorsunuz? Sizin babalarınızı da annelerinizi de tanıyoruz
biz.
İriyarı adam kızgın bakışlarını Liseli Berkan’a çevirerek: -Özellikle senin, evet senin anneni de babanı da tanıyoruz biz. Yalancı seni! CHP ile de, muhalif bir partiyle de hiç alakan yok senin. Niye yalan söylüyorsun lan!
Konuşmacıların tamamı bu
defa gençlere doğru dönerken, gençlerin ikisi de şaşkın bir şekilde
konuşmacılarla göz gözedir artık.
İriyarı adam; biraz önce kendisiyle fısıldayarak konuşan kişinin, "ukala" diye suçladığı gencin kulağına eğilip bir şeyler söylediğini görür ama buna önce anlam veremez. Ancak, bu kişinin sinsi tavırlarla “yalancı velet” diye suçladığı gencin de yanına sokulmaya çalıştığını görünce durumu anlar. Asıl provokatörün bu kişi olduğunu mırıldanarak ve yumrukları sıkılı halde O’na doğru koşmaya başlar ama bazı konuşmacıların engellemesiyle karşılaşır. Kalabalıktakiler, iri yarı adamın gençlere zarar vermek üzere hareketlendiğini düşündükleri için, O’nun bütün girişimlerini savuştururlar.
İblis ise kargaşadan faydalanarak kalabalığın arasından yılan gibi akar ve ve gözden kaybolur.
Yarın diyaloğumuzun 8.
Bölümünde görüşmek üzere…
NOT: Toplumsal diyaloglarımız, 2023 Genel Seçim süreci boyunca her gün kesintisiz olarak devam edecektir inşallah! Dilerseniz, ileride oluşturacağımız diyalogların konusunu belirlemek üzere, sayfamızın sonundaki ‘yorum girin’ kısmına sizler de görüş ve önerilerde bulunabilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder