Yer: Hatay/Antakya
Bahar Apartmanı enkazından canlar kurtarmaya
çalışan arama kurtarma ekiplerini gözyaşlarıyla seyreden Bahadır, bir taraftan
da, ambulansın yanında bekleyen mavi yelekli UMKE görevlisiyle konuşur.
Bahadır (24-25
yaşlarında) bitkin bir halde ve ağlayarak: -Anneannesini ziyarete gelmişti… O’nu çok sevdiğini söylerdi hep…
UMKE görevlisi
(35-40 yaşlarında erkek):
-Bu bina olduğuna emin misin?
Bahadır: -Evet eminim! Cebrail Mahallesi Mimar Sinan
Sokak burası…
UMKE görevlisi: -Merak etme kardeşim! Enkazda ulaşılan sağ birileri
olmasaydı, açılan bu koridorun başına ambülansla yanaşmamızı
istemezlerdi. Bak görecesin, kurtulacaktır inşallah! Adı neydi kızımızın?
Bahadır metanetli görünmeye çalışarak: -Hülya… Daha 22 yaşında… Yakında… Yakında düğünümüz…
Kısa bir sessizlikten sonra, enkaz
yakınlarında bekleyen depremzedeler arasında önce bir hareketlilik, arkasından
da sağa sola kaçışmalar olur.
İblis, kalabalığın içine dalarak ve herkesin
duyabileceği bir şekilde telaşla bağırır: -Yarseli Barajı’nın duvarı çatlamış, yıkılmak üzere! Haydi, ne duruyorsunuz? Bir an
önce kaçın buradan, canınızı kurtarın!
Soğuk ve yağışlı havaya rağmen büyük bir
gayretle çalışan arama kurtarma ekipleri, Yarseli Barajı ile ilgili iddianın yetkililerce
doğrulanması gerektiğini söylemelerine rağmen, kalabalıkların sağa sola
kaçışmaları, korku ve telaşı iyice arttırır. Bu endişeli ve bağrışmalı kaçış görüntüleri
karşısında, söylentiyi anlamayanların, hatta hiç duymayanların bile anlamsızca bir yerlere koşuşturdukları görülür.
Bahadır, enkazdan
isteksizce ağır ağır inen arama kurtarma ekibindekilere: -Abi Allah aşkına durun, gitmeyin! Kim
olduğunu bilmediğimiz… Abi bak, elini ayağını öpeyim! Abi sen dur bari!
Bir anda, cadde ve sokaklarda oluşan
kalabalıkların şehri terk etmek üzere büyük kitleler halinde yollara koyuldukları
görülür. Rütbeli bazı askerlerin kalabalıklara doğru, “durun, gitmeyin!
Maksatlı bir yalandı bu; arama kurtarma çalışmalarını durdurmak isteyen
birilerinin yalanı!” şeklindeki ikazları da etkili olmayınca, uzun süreli
bir kargaşa yaşanır.
Saatler sonra, arama kurtarma ekipleri
enkaz başına döndüklerinde, Bahadır'ın yağmur altında öylece beklediği görülür.
UMKE görevlisi elini Bahadır’ın omuzuna koyarak O’nu teselli eder ve bir baba
şefkatiyle özür diler gibi alnından öper.
UMKE görevlisi: -Aradan çok uzun bir zaman geçti ama sen yine
de merak etme olur mu? Bak, kurtarma ekipleri tekrar işlerinin başında…
Birazdan güzel haberlerini alırız…
Bahadır, dalgın
ve düşünceli: -Baraj haberi yalandı,
öyle değil mi?
UMKE görevlisi: -Evet, yolda anlaşıldı maalesef… Oğuzhan Uğur
diye birisi yalan söylemiş!
Sessizlik…
Kısa bir süre sonra, arama kurtarma
ekibinin kucağında can verdiği anlaşılan, saçları toz içinde, solgun yüzlü
genç bir kızın yavaşça sedyeye konulup ambülansa taşındığı görülür. UMKE
görevlisinin kolundan sıkıca tuttuğu Hakan, sedyede taşınan genç kızın
yüzünü yakından görünce, eli ayağı tutmaz olur ve olduğu yerde yığılır kalır!
Yarın, deprem sonrasında maksatlı olarak
ortaya atılan diğer yalanlara ilişkin diyalogumuzda görüşmek üzere…
Görüş ve önerilerinizi
sayfamızın altındaki ‘yorum girin’ bölümüne veya efraimasafdogan@gmail.com adresine
lütfen yazınız!
ŞİMDİ BU YALAN HABERLE KASDEN ALGI+KAOS YAYAN BU MENDEBUR KİM BİLİR KAÇ DEPREMZEDE KARDEŞİMİZİN ÖLÜMÜNE SEBEP OLDU. YARGILANMIYCAKMI?
YanıtlaSil