ARALIKSIZ 22 YIL...


  Yer: Kadıköy İskelesi   

 

           Eminönü seferini bekleyen yolcuların iskeledeki ayaküstü sohbetleri, kendiliğinden siyasete evrilir.

 

Feride (45-50 yaşlarında): -İnanılır gibi değil! Girdiği bütün seçimleri kazanan bir adam ve aralıksız tam 22 yıldır iktidarda olan Ak Parti var karşımızda!

Hümeyra (50-55 yaşlarında): -Evet, gerçekten inanılır gibi değil! Hiç yıpranmaz mısın sen be adam! Bak, biz bile yıprandık, kadayıf olduk kuzum.

Gülüşmeler

Sezgin (65-70 yaşlarında): -Aslında biz, kendi kendimizi yıpratmışız bunca yıl, inanın! Artık Ak Parti’ye oy verenleri çok daha iyi anlıyorum...

Aykut (35-40 yaşlarında): -Artık? Daha önce Adalet Ve Kalkınma Partisine oy verilmesine anlam veremiyor muydunuz yani?

Sezgin: -Hem de hiç! Hatta, Ak Parti’ye ilişkin haber ve yorumlar üzerine küfrettiğim de çok olmuştur ha!

Aykut: -Peki, ne değişti sayın abim?

Sezgin: -“Tek bir şey değişti ve bu tek bir şey, bende her şeyi değiştirdi” desem?

Aykut: -Anlamadım! Biraz açabilir misiniz lütfen?

Sezgin: -Torunum Ali Rıza… Daha 18’inde bile değil. Z kuşağı yani. Uzunca bir zamandır ecnebi gazete haberlerini çeviri yardımıyla okuyordu bana. Karabağ zaferi öncesinde başlayan bu okumalar aralıksız davam etti, ta ki geçen haftaya kadar...

İblis, dinleyicilerin anlamlı sessizliğini yok etmek ve yaşlı adamın bahsettiği haber, yorum ve iddiaların konuşulmasını engellemek için hemen atılır: -Hangi ülkeler bunlar? Demokrasinin beşiği, gelişmiş, özgürlükçü ve uygar Avrupa devletler imi yoksa?

Yaşlı adam, dinleyicilerin dikkatli bakışları altında tebessümle cevap verir ve konuşmasına kaldığı yerden devama eder: -Kısaca; "öteden beri ülkemizin düşmanı olan devletler" diyebiliriz!

Neyse, torunum Ali Rıza, meğer önceleri gerçekten ülkemize düşmanlık yapmalarıyla bilinen yabancı ülkelerin meşhur gazetelerinin haber ve köşe yazılarını okuyormuş bana. Ben de, yalan, iftira ve haksızlıklarla dolu o haber ve yorumlara dayanamayıp küfürler savuruyormuşum. Derken, bir cinlik yapmış Ali Rıza ve ülkemizdeki bazı gazete haberleri ile köşe yazılarını, sanki yabancı gazete haber ve yorumlarıymış gibi bana okumaya devam etmiş. Üstelik bu durum aylarca sürmüş. E tabi durumun farkına hiç varamayan ben, aynı kızgınlıkla küfürler savurup durmaya devam ediyormuşum. Ta ki, gerçeği itiraf ettiği geçen haftaya kadar... Kerata, geçen hafta özür dileyerek; bir taraftan benim bu halime üzüldüğünü ama bir taraftan da kızıp küfürler savurmamla çok eğlendiğini söyledi tebessümle. Anlayacağınız, torunum Ali Rıza, sosyal bir denek olarak aylarca süren öğretici bir yanılsamaya tabi tutmuş beni…

Ahmet (25-30 yaşlarında): -Ah amcacığım ah! Hiç mi anlamadınız ya?

Sezgin: -Vallahi anlamadım! Siz de ülkemizdeki bazı haber ve yorumlarla birlikte ortaya konulan iddiaları tekrar bir okuyun bakalım; bu topraklardan birilerinin söyleyebileceği şeyler olabilir mi, siz karar verin...

İblis, yaşlı adamın bahsettiği haber, yorum ve iddiaların konuşulmasını engellemek için tekrar atılır: -Torununuzun bu yaptığı, size bir saygısızlık değil mi bey efendi? Sadece size değil; tüm topluma karşı yapılmış bir saygısızlık! Hem saygısızlık hem de haksızlık! Torununuzun özrünü kabul etmeyip, O'na çok ağır bir ceza vermeniz gerekmez miydi? Açıkça kandırmış sizi! Yalan söylemiş size yılan!

Dinleyicilerden bazıları bu çıkış karşısında kendi aralarında hararetle konuşurlarken yaşlı adam iblise dönerek tebessümle: -Yok, benim torunum yılan de değil, yılancı da değil! Üstelik O beni değil; ben kendimi kandırmışım bunca zaman... Yoksa anlamadınız mı? Bakın, torunum Ali Rıza cezayı değil; anlamlı bir ödülü hak ediyor aslında. Açık konuşuyorum; torunumun itirafından sonra, artık bazı gazeteleri ve televizyon kanallarını kesinlikle takip etmiyorum! Ön yargılarımı yalan ve iftiralarla sürekli beslediğim için haksızlık ettiğimi düşündüğüm herkesten de özür diliyorum!

İblis, dinleyicileri provoke edemediğini anlayınca, yaşlı adamın bahsettiği haber, yorum ve iddiaların konuşulmasını engellemek için son bir defa daha atılır ve en azından konuyu değiştirmeyi başarır. Sonra yılan gibi sessizce akıp iskeleden uzaklaşır.

 

Yarın başka bir diyalogda görüşmek üzere

Yorumlar