İBLİSİN ÇOCUKLARI... (3. Bölüm)

                                 

Yer: Bir binanın 14. katı... (3. Bölüm) 

 

Önceki bölümlerde, bir binanın herkes tarafından bilinmeyen 14. katını karargah olarak kullanan iblis ve ekibinin yaklaşan genel seçimlere yönelik diyaloglarını konuşmuştuk. Bu bölümde ise iblis ve gazeteci İsmail Satar arasındaki ibretlik diyaloğu konuşacağız.

İblis: -Evet İsmail Satar, söyle bakalım; aramızda yalan söylemeyi ve iftira atmayı en rahat şekilde yapabilen bir tek sen varsın ama...

Gazeteci İsmail Satar, hemen araya girer: -Efendim, bu konuda ne söyleyeceğinizi biliyorum ki, inanın bana olay bildiğiniz gibi değil! Efendim Hatay'daki canlı yayın sırasında tedbirli davrandım ve sadece yüzüm görünecek şekilde çekim yaptım. Helikopterlerin gürültüsünü de sesimle bastırdım. Kızılay ve AFAD çadırları ise hiç görünmedi bile... Üstelik deprem enkazlarından da çok uzakta bir yerdeydim. Sonra, o depremzedeler nereden ve nasıl çıkıp geldiler yanıma bilmiyorum, inanın bilmiyorum!

İblis: -Demek ki, a kadar da basit değilmiş! Öyle değil mi? Daha önce size; "canlı yayınlar tehlikelidir, yayın akışını her zamana kontrol edemeyebilirsiniz" demiştim... Sen, "yardım yok, çadır yok, tuvalet yok!" Diye üfürürken, birilerinin sesi canlı yayına girdi ve sen anında kepaze oldun! Ne oldu peki? Yardım taşıyan helikopterleri işaret etti o görünmeyen ses... Sonra, sana açıkça "yalan söyleme lan!" dedi... Arkasından, seni provokatörlükle suçladı ve bunu bütün Türkiye duydu! Ama her şeye rağmen seni tebrik ediyorum İsmail!

Toplantıdakilerin şaşkınlığını gören iblis, Gazeteci İsmail Satar'ı neden tebrik ettiğini açıklama ihtiyacı duyar.

İblis: -Tebrik ediyorum, çünkü depremzedelerin sana olan tepkilerini onur ve haysiyet meselesi yapmadın! Beni ve sana verdiğim önemli görevleri soyadının aksine, satmadın! bana olan maddi sorumluluğunu düşünerek, ara vermeden devam ettin ve hiç bir şey olmamış gibi, taze yalanlarını tezgahında pazarlayıp durdun. İletişim Başkanlığı bile sana yetişemedi... Onlar senin yalanlarından birine cevap vermeye çalışırken, sen, onlarca yalanı dolaşıma sokmuştun bile! İtiraf ediyorum; benden daha iyisin!

İsmail Satar: -Teşekkür ederim efendim! Bu güzel ve gurur verici iltifatlarınızı tek başıma kabul edemem, buna hakkım yok! Zira mesleğimdeki başarımın asıl kaynağı olan, Pensylvania'daki büyüklerim, abilerim ve ablalarım başta olmak üzere, İngiltere, Almanya, İsveç ile Yunanistan'daki en yakınlarımı da buradan sizin huzurunuzda saygı ile selamlıyorum! Ayrıca onlara diyorum ki; "16 Temmuz olmadı belki ama 16 Mayıs'ta görüşmek üzere!"

Gazeteci İsmail Satar'ın teşekkür konuşması sırasında ekipten bazılarının heyecanlandığını gören iblis, hazırladığı yeni talimatların listesini keyifle cebinden çıkarır. 

 ---- 

Yarın diyalogumuzun devamında görüşmek üzere…

                                 

Görüş ve önerilerinizi sayfamızın altındaki ‘yorum girin’ bölümüne veya efraimasafdogan@gmail.com adresine lütfen yazınız!

Yorumlar