Yer: Bir binanın 14. katı... (2. Bölüm)
Önceki bölümlerimizde, iblis ve ekibinin genel seçimler öncesindeki durum değerlendirmelerine ilişkin diyaloglarını konuşmuştuk. Bu bölümde, sendikacı ile akademisyen bir gazetecinin iblisle olan diyaloglarını konuşacağız
Sendikacı Mehet Bozgey (50-55 yaşlarında erkek): -Efendim, deprem yardım malzemelerinin çalınarak ilçe başkanımızın deposunda saklandığı haberinden hemen sonra harekete geçtiğimizi biliyorsunuz. Yaptığımız basın açıklamasında; iktidarın, deprem yardım malzemelerinin bulunduğu depolara el koyduğu yönündeki yalanımıza inanan çok büyük bir kitle oldu ve bu çok ses getirdi. İlçe başkanımızın yağmacılık utancını da böylece kapatmış olduk!
İblis: -Aferin sana! Bu mu yani? Oğlum, yalanın da bir yöntemi vardır, bilmiyor musun? Bir gerçeğin küçültülerek görünmez hale getirilmesi, sonra o gerçeğin yanına onlarca yalanın süslenerek konulması ve bu süslü yalanların sürekli olarak tekrar edilmesi yöntemini hiç duymadın mı?
Sendikacı Mehet Bozgey: -Bilmez olur muyum, tabii ki biliyorum efendim! Paul Joseph Goebbels idolümdür benim!
Akademisyen Gazeteci Safsedef Karabaş (50-55 yaşlarında) itiraza eder: - Goebbels’i idol görmekle olmaz bu işler; uygulamada da O’nu takip etmemiz gerekir… Bunun dersini veriyorum biliyorsunuz, bir zahmet beni de tanısaydınız!
İblis şaşkınlıkla: -Nasıl yani, siz tanışmıyor musunuz? Yalan söylemeyin!
Gülüşmeler…
Akademisyen Gazeteci Safsedef Karabaş: -Efendim, verdiğiniz görev üzerine, yaşanan depremlerle ve sel felaketleriyle ilgili bir gerçeğin üzerini küçük yalanlarla süsledim. Sonra de bu yalanların üzerine kocaman bir yalan yerleştirip, sürekli olarak tekrar edilmesi için sosyal medyadaki diğer görevli yoldaşlarımızın kullanımına açtım... Mesajlarımın ne kadar çok tıklandığını, beğeni aldığını ve paylaşıldığını da ayrıca takdirlerinize arz ediyorum!
İblis: -Eee evet, farkındayım... Söylediğin yalan ve iftiralar nedeniyle hakkında devam eden davaları da biliyorum. E tabi mahkum olduğun dava nedeniyle daha dikkatli davrandığının da biliyorum... Ama unutma, sen bir akademisyensin! Unvanını kullanarak, özellikle gençler üzerinde daha etkili olabilirsin... Daha büyük ve daha güçlü yalanları inandırıcı yöntemlerle ortaya koymanı bekliyorum artık! Sana olan yatırımlarımın karşılığını alamıyorum haberin olsun, sen de başaramadın!
Sendikacı Mehet Bozgey ve gazeteci Can Panikataklı kıs kıs gülerler...
İblis: -Evet İsmail Satar, söyle bakalım; aramızda yalan söylemeyi ve iftira atmayı en rahat yapabilen bir tek sen varsın ama...
Gazeteci İsmail Satar (40-45 yaşlarında) hemen araya girer: -Efendim, bu konuda...
----
Yarın diyalogumuzun devamında görüşmek üzere…
Görüş ve önerilerinizi sayfamızın altındaki ‘yorum girin’ bölümüne veya efraimasafdogan@gmail.com adresine lütfen yazınız!
Yorumlar
Yorum Gönder