BİR CHP'LİNİN İTİRAFLARI...

 

Tilki TV. muhabirinin yaptığı sokak röportajı sırasında, genç bir konuşmacının sözlerinden etkilenen Sezgin, dayanamaz ve yüreğinde taşımaktan yorulduğu duygularını içtenlikle ifade ederek, büyük bir yükten kurtulur.... 

Sezgin: -Benden önceki genç arkadaşı dinlerken, biraz üzüldüm doğrusu! Uzun zamandır ifade etmekte zorlandığın hislerime tercümen oldu o genç adam... Bahsettiğim hislerim, siyasi tercihime ilişkin… Aynı siyasi tercihlere sahip olduğum yakın arkadaşlarımla yaptığım sohbetlerden de anlıyorum ki; bizim siyasi görüş ve tercihlerimiz aslında gelenekselleşmiş ve çok katı! Bizim dışımızdaki bütün siyasi eğilimleri suçlayacak kadar da bağnazız biz!

Gelenekçilik muhafazakârlıksa eğer, biz de muhafazakârız arkadaş! Bunu itiraf etmek, bu kadar mı zor?

Vaktiyle, siyasi tercihlerimiz hakkında gelenekçi olduğumuzu söyleyen genç birine karşı söyleyecek söz bulamadığım gün, aslında iç dünyamda, bağnaz olduğumu da kendime itiraf etmiştim…

Bu arada, dinleyicilerden samimi sorular peş peşe gelir;

-Gelenekçi ve bağnaz olduğunuzu açıkça ifade ediyorsunuz öyle mi?

-Eee, yani böyle mi anlamalıyız?

-Ben de öyle anladım ve şu anda çok şaşkınım!

-Affedersiniz! Rica etsem, biraz açabilir misiniz?

-Evet lütfen! Tabi yanlış anlamamak adına…

Sezgin: -Evet, itiraf ediyorum; bağnazlık veya gelenekçiliğin lügat anlamına baktığımda, maalesef kendimi görüyorum! Düşünsenize; benim de içinde bulunduğum milyonlarca CHP seçmenini azarlayarak; “itiraz etmeden, tıpış tıpış gidecek ve oyunu kullanacaksın!” diyebilen bir genel başkanım var benim... Ve ben, bu ayıp karşısında hiçbir şey yapamıyorum! CHP’li seçmen nezdinde yapılan bütün anketlerde, CHP'nin başında görülmek istenen en son kişi mevcut genel başkanımız olmasına rağmen, benden hiç ses çıkmıyor... Bakın, söylediği yalanların tazminatlarını ödemeleri için milletvekillerini adeta haraca bağlayan bir siyasi lider olabilir mi? İnanılır gibi değil ama o lider benim partimin başında! Peki ben bu durum karşısında ne yapıyorum? Ferasetsiz, basiretsiz bir ahmak gibi bekliyorum! Tepki göstermeden ve istenilen her şeyi tıpış tıpış yapıyor olmam, başka nasıl izah edilebilir?

İblis araya girer: -İtiraz ediyorum! Kendi şahsı üzerinden büyük ve saygın bir kitleyi suçlama kurnazlığı bu! Üstelik, hep aynı terane; kendi suçumuzu başkasına yükleme kolaycılığı! 'Tıpış tıpış' sözü; tatildeki seçmenlerin üşenmeden seçim bölgelerine gidip oy kullanmalarına yönelikti... Bu konuda Kılıçdaroğlu'nu suçlamak büyük bir haksızlık!

Sezgin tebessümle: -Bir önceki seçimlerde, HDP için her evden bir oy talimatı verilmişti ya hani hatırlıyor musunuz? Bunun üzerine ben ne yaptım kısaca anlatayım; önce zihnimde ve yüreğimde bu teklifi ahlaksızlıkla suçlayıp, koşulsuz olarak reddettim! Sonra kimileri için talimat, kimiler için emir, kimileri için de adeta bir tehdit gibi olan bu isteği kendi dünyamda sessizce suçladım, sessizce yargıladım ve sessizce idam ettim! Peki sonra?.. Sonra, tıpış tıpış gittim ve bizden istenilen siyasi ahlaksızlığı kendi ellerimle, yani şahsiyetsiz biri olarak yerine getirdim! Kendim için söylüyorum bunu, başkası beni ilgilendirmiyor artık...

Benim bu hislerimi yaşayıp yaşamadıklarını, benden önceki konuşmacı arkadaşlara sormayacağım... Çünkü buna benim de cesaretim yok!..

Bitmedi; yalan söylemekten sürekli mahkûm olan bir genel başkanım var benim! Bir kere değil, iki kere değil, üç kere değil… Üstelik aynı yalanı söylemekten çekinmeyen bir genel başkan… Aman Allah'ım! Hakaretleri, küfürleri saymıyorum bile… "Yurt dışına kaçacak!" dediği Erdoğan'ın… Neyse, bunu anlatacak gücüm yok artık...

15 Temmuz gecesi, darbecilerin nezaretinde, tankların arasından yılan gibi akıp gitmesini hâlâ izah edemeyen bir genel başkanım var benim! Bu durum bile yeterince aşağılayıcı değil mi?

Sessizlik...

-----


Yakında, başka bir diyalogumuzda görüşmek üzere…

                                 

Görüş ve önerilerinizi sayfamızın altındaki ‘yorum girin’ bölümüne veya efraimasafdogan@gmail.com adresine lütfen yazınız!

Yorumlar

Yorum Gönder