İzmir Alsancak Limanı'na demirleyen TCG Anadolu amfibi hücum gemimizi görmeye giden vatandaşlarımız ve aralarındaki ilginç diyaloglar diyaloglar...
Yasin (22-23 yaş): -Nazilli'den geliyoruz bey amca,
ailece geldik... Saatlerdir sırada bekliyoruz. TCG Anadolu'yu görmeden dönmek yok! Ben en çok havuzu merak ediyorum...
İsmail (55-60 yaş) müstehzi bir tavırla: -Havuz ne alaka delikanlı, yoksa sizin maket gemi havuzda mı sergileniyor?
Yasin: -Sen de gel sıraya gir amca, biraz sonra kendin karar verirsin; SİHA, İHA savaş gemimiz maket mi, değil mi görürsün... Denizin üzerindeki bu devasa savaş gemisinin içindeki dev havuzun içinde dört savaş gemimizin de ayrıca nasıl sergilendiğini görünce ağlamak yok ama!
İsmail: -Ne diyorsun delikanlı? Dur, bir
daha söyle, tam anlamadım!
İblis, hemen araya girer: -İktidarın seçim öncesi yaptığı
bir propaganda bu... Üstelik seçim yatırımı olarak yapıldığı anlaşılan geminin motoru da arızalıymış! Arızalı bir geminin bile siyasete alet edilmesi çok vahim değil
mi? En çok da, bunlara inanan böylesi gençlere üzülüyorum!..
Yasin: -Gel, gel, sen de gel! Sıramı sana veriyorum; gel hep birlikte TCG Anadolu'muzu görüp öyle karar verelim.
İblis, kolundaki saate bakarak acelesi olduğunu, zamanını böyle propagandalara harcayamayacağını söyleyerek oradan uzaklaşır...
***
Selda (25-26 yaş): -A-a! Arzu abla şuradaki Yuvuz
Donat değil mi?
Arzu (30-32 yaş): -Hani nerede? Aaaa, doğru vallahi!
Ekibiyle birlikte, O da sırada bekliyor...
***
Turgay
(35-40 yaş): -Bugün kimin mitingi var Zerrin? Hım, haberin var mı?
Zerrin (30-32 yaş): -Bilmiyorum canım, biraz yavaşla
istersen. Bu insan seli mitinge gidiyor olsa, böyle ip gibi niye sıraya girsin
ki? Hem limana doğru miting mi olur?
Nazlı
(20-22 yaş): -Enişte, aracı biraz kenara çekebilir misin lütfen! Merak
ettim şimdi; ne bu sıra böyle? Durun, sırada bekleyen şu kadınlara sormak
istiyorum...
Turgay: -Boş
ver be kızım ya! Şimdi anladım; baksana, seçim propagandası bu! Bizim şu limanda sergilenmeye başlandı
ya... Eeee hani şu maket gemi vardı ya kızım, neydi adı? Neyse, ha işte onu
görmeye gidiyor bunlar...
İblis sırıtarak Turgay'a bakarken;
Nazlı: -Daha
gemimizin adını bile bilmiyorsun enişte! Ama hakkında yorum yapmaya gelince,
ağzına geleni söylüyorsun ki, çok ayıp bu yaptığın! Dur burada, inip ben de
sıraya girmek istiyorum!
***
Zafer (19-20 yaş): -Oğlum gemi çok yüksek
lan! 58 metreymiş... Vay vay vay tam 11 kat!
Emrecan (20-21 yaş): -Doğru, asansörle inilip
çıkılıyor... Tam teşekküllü bir hastanesi bile varmış...
Yıldız (19-20 yaş): -Geminin altındaki havuzu
aklım almıyor; istenildiği anda deniz suyu ile doldurulan bu havuzda dört tane
çıkarma gemisi varmış düşünsenize! Yani, TCG Anadolu'nun içinde dört tane daha
gemi var...
Nalan (18-19 yaş): -Çok merak ediyorum ve TCG'yi tamamen, her yerini
dolaşmak istiyorum...
İblis: -Eee, gençler! İyi güzel de, geminin motoru biraz şeymiş sanki... Öhö öhö! Eee, arızalıymış motor... Evet, hı hı... Geminin diyorum, motoru arızalıymış ama söylemiyorlar diyorum... Yani, gizliyorlar diyorum...
Emrecan: -Yok, öyle değil... İspanya ile ortak çalışıyoruz, bunu biliyorum. Geminin motoru hakkında iyileştirme çalışması da var, onu da biliyorum ama
buna, "arızalı" demek sadece haksızlık değil; eee, neyse... Bu daha başka bir
şey! Anlatabiliyor muyum?
İblis: -Öhö öhö! Gençler bakın...
Nalan araya girer: -Biz gemi mühendisliğinde okuyoruz. Buraya
ziyarete gelirken, TCG Anadolu'nun bütün özelliklerini öğrenerek geldik. Gemi
hakkında bir şey söyleyecekseniz, bunu da hesaba katın lütfen!
İblis sessizce sıradan çıkar ve arkasına bile
bakmadan uzaklaşıp, gözden kaybolur.
***
Yahya (75-80 yaş) ağlayarak: -Evladım, bu
nedir böyle ya! Bu nasıl bir gemidir böyle? Geminin şu güvertesine bakar mısın;
havaalanı gibi... Geminin içindeki zırhlı araçları gördün mü Hasan
evladım? Hepsi savaş makinesi... Allah'ın sana şükürler olsun! Bu günleri bana gösterdin ya, sana hamdolsun!
Hasan (50-55 yaş) oğlundan gizlemeye çalıştığı gözyaşlarını silerek: -Gördüm
baba gördüm... Havuzdaki gemileri görmek, beni ayrıca çok heyecanlandırdı, rüya gibiydi!
Mücahit (20-22 yaş): -Baba, Altay tankını, Kızılelma'yı,
SİHA'ları, İHA'ları, TB3'ü canlı canlı görmek çok farklıymış vallahi! Gördüklerim
beni de duygulandırdı, ne yalan söyleyeyim!
Yahya: -Hele komutanın söylediklerini duyunca, yere
düşecek gibi oldum! Ne demek ya; yakıt ikmali yapmaksızın Japonya'ya kadar
gidebilmek? Hadi gelin, şu komutanımızla birlikte bir fotoğrafımı çekiverin!
Bu arada genç bir kadın, komutanlardan birine heyecanla bir
şeyler sorarken, gazeteci Yavuz Donat da bunu kayıt altına alır.
Genç kadın ağlayarak: -Bu gemi bizim mi? İnanamıyorum ya!
Tamamen biz mi yaptık? Tanklar, uçaklar... Hepsi de yerli ve milli
mi?
***
Yarın başka bir diyalogumuzda görüşmek
üzere...
Görüş ve önerilerinizi sayfamızın
altındaki ‘yorum girin’ bölümüne veya efraimasafdogan@gmail.com adresine lütfen
yazınız!
Yorumlar
Yorum Gönder