Küçükçekmece
Sefaköy’de bir kahvehanede öğlen arası oyun oynayan dört genç arkadaş, yan
masadaki mahalle büyüklerinin yaklaşan genel seçimler
hakkındaki konuşmalarını ilgiyle dinlerler.
Ali Hasan (55-60): -Üstüme gelme Mümtaz abi! Seni
sever sayarım bilirsin…
Mümtaz (60-65 yaş) sağına soluna
bakınarak: -Sağ ol
kardeşim, sağ ol da, biraz sessiz konuşalım! Ya aslında niye bu kadar
hiddetlendiğini tam anlayamadım… Rahmetli annen de, baban da sıkı birer CHP’liydi;
Atatürkçü, laik, çağdaş… E sen de öylesin… Ne oldu kardeşim, açık konuş? Seçim
arifesinde böyle düşünmen üzdü beni!
Ali Hasan: -Mümtaz abi, son yaşananları görmüyor musun? Ülkemize ait değerli olan ve varsa, alıp onu hedefe koydu
bizimkiler! Onlara inanıp iman edenler de, hedef gösterilen ne varsa, şeytan taşlar gibi taşa tutuyor!
İblis hemen araya girerek: -Vizyona bak! Yoksa değerli
dediğiniz şeyler, savaş politikalarına yönelik İHA, SİHA, tank, top, tüfek
midir arkadaşım? Sahi, Karadeniz doğal gazının iki yıl gibi kısa bir sürede
karaya getirildiğine inandınız mı siz? Filyos’daki tören sırasında Putin’in bir
jestiyle, Rus doğal gaz borularından alınan bir miktar gazın yakıldığını yazıp
çizen çok saygın gazetecilerimiz ve bilim adamlarınız olmasaydı, toplum olarak
kandırıldığımızdan da haberimiz olmayacaktı!
Oyunlarını
bırakıp iblise şaşkınlıkla bakan yan masadaki mahalleli gençleri tahrik etmek istemeyen
Ali Hasan, iblise cevap vermeden, Mümtaz’a dönerek konuşmasını tamamlar.
Ali Hasan: -Uzatmayacağım Mümtaz abi! Bak,
Kılıçdaroğlu ve diğer liderler açılışlara katılarak, yapılanları takdir ettiklerini,
mühendislerimizi, Selçuk Bayraktar’ı ve ekibini tebrik etselerdi, savunma
sanayimizin başarılarından dolayı gurur duyduklarını söyleselerdi, Filyos’a
gidip, “hayırlı uğurlu olsun!” Deselerdi, TCG Anadolu gemimizle ve savaş
uçaklarımızla fotoğraf verselerdi, sonra da Kandil’deki teröristlere dönüp, “biz
de geldiğimizde, sizi inlerinizde yok edeceğiz!” deselerdi, tıpış-tıpış gider ve
huzur içinde Millet İttifakı lehine oyumu kullanırdım…
Ali
Hasan'ın iblise cevap niteliğindeki kısa ve öz konuşması karşısında dayanamayan
genç Hüseyin atılır ve seri bir hareketle Ali Hasan’ın elini öperek alnına
koyar. Hüseyin’in arkadaşları da aynı şeyi yapınca, iblis hiddetlenir ve hızla
kahvehaneden uzaklaşır. Mümtaz ise ağır ağır doğrulur, hesabı ödemek için
sessizce kasaya doğru yönelir ama bir taraftan da gençlerin Ali Hasan’a söylediklerini can kulağı ile dinler.
Hüseyin (23-24 yaş): -Duygularıma tercüman oldun abi,
içim rahatladı valla! Ver bir daha ellerinden öpeyim.
Ali
Hasan: -Estağfurullah yeğenim, yapmayın, utandırmayın beni! Hem, eli öpülecek
kadar yaşlı değilim, he he he…
Gülüşüp
şakalaşmalar…
Burak (22-23 yaş): -Gerçek bir muhalefet liderleri olsalardı, sizin dediklerinizi aynen yaparlardı abi!
Fuat (21-22 yaş): -Millet İttifakı liderleri TOGG'umuzla, savaş uçaklarımızla, savaş gemimizle fotoğraf verip, “biz, bunlardan da iyilerini yapacağız” deselerdi, çok şey değişirdi ama...
Sezgin
(22-23 yaş): -Abi uzun zamandır kendi aramızda biz bu mevzuyu konuşuyoruz aslında ve sonuçta ortak bir karara vardık… Öhö öhö! Eee, bu seçimlere yönelik olarak, ben ve Hüseyin CHP’ye;
Burak ve Fuat da üye oldukları muhalefet partilerine oy vermeyeceğiz! Abi şöyle söyleyeyim; biz bu seçimlerde, kendimizi Cumhur
İttifakı’na çok daha yakın hissediyoruz…
Yakında, başka bir diyalogumuzda görüşmek üzere…
Görüş ve önerilerinizi sayfamızın altındaki ‘yorum girin’ bölümüne veya efraimasafdogan@gmail.com adresine lütfen yazınız!
😄😄😄
YanıtlaSil